Home / Haberler / Şîa Nezdinde İmamet Araştırmasının Geçmişi

Şîa Nezdinde İmamet Araştırmasının Geçmişi

Şîa âlimleri tefsirlerde, Nehcü’lBelaga’nın şerhlerinde, tarih kitaplarında, kelam ve irfan risalelerinde, imamet konusunu işlemişlerdir.

Şîa âlimleri tefsirlerde, Nehcü’l Belaga’nın şerhlerinde, tarih kitaplarında, kelam ve irfan risalelerinde, imamet konusunu işlemişlerdir. Mucem-u ma Kutibe eni’r-Resul ve Ehlibeyt kitabının yazarı, Şîa’dan imam ve imamet hakkında yazılmış 13059 eserin ismini fihristlemiştir.[1]Büyük bir bibliyograf olan Şii alim Aga Bozorg Tehrani (1876-1970) Müslüman âlimlerin, imamet hakkında müstakil olarak yazdıkları 120 civarında eserin fihristini bildirmiştir.[2]

İmamet araştırması uzun bir geçmişe dayanır. Faziletli ve Kuran bilir olarak tanınan Şîalar, imametin hilâfete sapması ile karşı karşıya kaldıklarında mesele hakkında görüş bildirmeye, bahis ve inceleme yapmaya başladılar. İbn-i Nedim, tanınmış bibliyograf ve fihrist yazarı olan Ali b. İsmail b. Meysem Tammar’ı imamet hakkında risale yazan ilk şahıs olarak zikretmekte ve ondan “el-İmame” ve “el-İstihkak” adında iki kitap nakletmektedir. İbn-i Nedim, aynı şekilde Hişam İbn-i Hakemi de İmam Sadık’ın (a.s) tanınmış talebe ve sahabesi ve imamet hakkında birçok risale yazan âlimlerden biri olarak zikrediyor. İbn-i Nedim “el-İmame” ve “İmametu’l- Mefzul” risalelerini Hişam İbn-i Hakem’in teliflerinden saymıştır.[3]

Şiî âlimlerinin imamet hakkında yazdıkları diğer kitaplar hakkında kısaca bilgi vermeden önce şu noktayı hatırlatmak gerekir, Şiîlerin imametin hakikat ve hakkaniyetinin beyanı için yazdıkları kitaplar karşısında muhalif olanlar da görüş yazmaya ve eleştirmeye koyuldular. Denildiğine göre Ebu Bekir Esem ve HişamFuti bu konuya değinen ilk şahıslardır. Bu risalelerin en bilindiklerinden biri, daha sonraki dönemlerde Farsça yazılan “Tuhfet-u İsna Aşeriye” kitabıdır. Mir Hamid Hüseyin eşsiz bir eser olan Dairetu’l-Maarifi, Abekatu’l-Ensar eserini ona cevaben yazmıştır.[4]

Şiî ulema arasında imamet hakkında çeşitli kitapların yazımının geçmişi, imamların ashabına kadar uzanmaktadır. İmam Sadık (a.s) ve İmam Kazım’ın (a.s) Sıka ashabından Ebu Cafer Ahmet b. Hüseyin b. Ömer b. Yezit Saykal Kûfî ve yine İmam Sadık’ın (a.s) ashabından Mevlâ Ebu’l Safa, Halil b. Ahmet Basri (ö.160 veya 170 h.k) imamet hakkında risale yazmışlardır.

İmamet hakkında yazılan en eski risalelerden biri, Ebu Muhammed el-Hakem b. Hişam b. Hakem’e aittir (babası Hişam199 h.k. yılında vefat etti). Bu konudaki diğer eski bir risale Şeyh Ebu’l Kasım Saad b. Abdullah b. Ebi Halef Eş’ari Kumi’ye (ö. 299 h.k.) aittir.

İslâm kültürünün ilk dönemlerinde imamet araştırması tarihindeki en belirgin etkilerden biri, bir alimin farklı mevzularda kitapları kaleme almasıydı. Bu durum araştırmanın ehemmiyetini ve hızını göstermektedir. Genel olarak bir âlim bir konuda birçok kitap yazarsa onları kadim, cedit ve eced (en yeni) olarak sıralar. Devani ve Deşteki’nin”Tevcidu’l-İtikad“ın yeni şerhine yazdıkları haşiyeleri ve Hace Tusi ve o ikisinin “İsbatu’l-Vacib” risaleleri buna misal olarak verilebilir. Fakat imamet hakkında birçok kitap kaleme alan yazarlar, risalelerin temayüzü için kadim, cedit ve eced (en yeni) tabirleri yerine kebir, seğir ve benzeri tabirleri kullanmışlardır.

Meselâ İbrahim b. Muhammed b. Said Sakafi (ö. 283 h.k.) ve Seyit Şerif Ebu Muhammed Nasıru’l-Hak (ö. 304) “el-İmametu’l-Sağir” ve “el-İmametu’l-Kebir” risalelerini yazmışlardır. Ebu Cafer Muhammed b. Ali Şamkani de İbn-i Ebi’l-Azafir unvanıyla (322 h.k.şehit) imamet hakkında birçok risale yazmıştır. Şîa tarihindeki büyük âlimler, genelde imamet hakkında çok sayıda kitaplar yazmışlardır ki onların en önemlilerinden bir kısmına işaret edeceğiz:

el- İmamet-u ve’l-Tebseret-u mine’l-Heyre” Birinci Saduk’tan yani Şeyh Ebul Hasan Ali b. Hüseyin b. Musa b. Babuveyh Kummi (ö.329 h.k.)

el-İmamet” risalesi Şeyh Saduk’tan (ö.381 h.k.)

el-İrşat fi Marifeti Hucecillahele’l-İbad” Ebu Abdillah Muhammed b. Muhammed İbni’l Numani’l Ekberi, Şeyh Müfid unvanıyla lakabıyla meşhur meşhurdur (336–413 h.k.)

eş-Şafi fi’l-İmamet-i ve İbtali’l-Hüceci’l-Amme” dairetu’l maarif türünden bir risale, onun telhisi Şeyh Tusi’den”el-İmamet” risalesi, Şeyh Kadı Eşrefuddin Bureydi Abi, Şîa’nın altıncı asırdaki tanınmış kelâmcılarındandır.

Hace Nasiruddin Tusi’nin”el-İmamet” risalesi

Şeyh Zeynuddin Beyaz Nebatî’nin”el-İmamet” risalesi, değerli “es-Sıratu’l-Müstakim” kitabının yazarı (ö. 877)

Şeyh Abdunnebi b. Sa’duddin Cezairi’nin”el-İmamet” risalesi (ö. 1021)

Şeyh İbnu’l Hasan Süleyman b. Abdullah el-Mahzuni’nin risalesi (1070–1121) ve sonradan gelen âlimlerden onlarca risale.

İmamet araştırması tarihinde üzerinde düşünülmeye değer konulardan biri, imametle alâkalı fer’i meselelerin tahlilinde yazılan risalelerin varlığıdır. Şîa kelâmcılar, yalnızca imamette değil, onun fer’i meselelerinde de risaleler telif etmişlerdir. Bu, böyle araştırmaların İslâmî düşünce tarihindeki önem ve gelişimini göstermektedir.

Bu risalelerin hangi yüzyıllarda ve hangi meselelerde yaygın olduğu üzerinde düşünmek, İslâm kültüründe, dini düşüncenin gelişimi ve değişimi anlamında etkili olacaktır.

Burada sadece birkaç önemli risalenin zikriyle yetiniyoruz:

Seyit Murtaza’dan “İsmet” risalesi, Şeyh Müfid’den “Farg-i Beyn-i Nebi ve İmam” risalesi, Şehit Mihrab’dan “Meseley-i Zaruret-i Vücudu-u İmam der Her Zaman“, Merhum Kadı Tabatabaî[5] de bu konuda ayrıca risale kaleme almış yazarlardandır.

İmamet hakkında risale yazım tarihinde dikkate değer diğer bir nokta, yöntem ve yaklaşımların çeşitliliğidir. Tarihi usule dayanarak dikkatle tavsif ve beyan edilirse, Şiî düşüncenin gelişimini gösterir. Bunun kendisi ayrı bir araştırma ve incelemeye gerek duymaktadır. Bazen talim ve öğretim hedefi güden tahsile dayalı kitaplar ve ders notları yazmış ve bazen o yazıların şerhiyle uğraşmışlar; şerh, haşiye, talika yazmaya yönelmişlerdir. Numune olarak alanında en kapsamlı olan Kadızade Kerehrudi’nin risalelerinden söz edebiliriz. Genelde düzyazı şeklinde yazılsa da daha çok kaside türünde yazılmıştır, bunlardan birkaçı: İbn-i Davud Hilli’nin(707–647 h.k.) “el-Minhacu’l-Kavim fi Teslimi’t-Takdim” isimli kasidesidir ve Allâme Hilli’nin muasırıdır. Bu kaside, Emiru’lMüminin’in imamet için üstünlük ve liyakatini ispatlamak için yazılmıştır ve özellikle imametle alâkalıdır.

Eleştiri yazımının, görüşe cevap vermenin ve eleştiriye eleştiri yazmanın, imamet araştırması tarihinde uzun ve üzerinde düşünmeye değer bir serüveni vardır. Bazen de söyleyişi ve münazara üslûbunda kitaplar telif edilmiştir. Bunun en güzel örneklerinden biri “Peşaver Geceleri“dir.”[6]

[1]-Abdulcabbar Rufaî, Mu’cem-u Ma Kutibe Eni’r-Resul ve Ehli Beyt, c. 5, s. 69.

[2]-Agha Bozorg Tehrani, ez-Zariat-u ilâ Tesanifu’ş-Şia, c. 2, s. 320–344.

[3]-Muhammed b. İshak b. Nedim, el-Fihrist, c. 2, s. 327.

[4]-Bu makalede Mir Hamid Hüseyin’in kitabını tanıtacağız.

[5]-Cemaluddin Mikdad b. Abdullah Seyuri Hilli (Fazıl-ı Mikdad), el-Lavamiu’l-İlâhîye fi’l-Mebahisi’l-Kelamiye, tahkik: Kadı Tabatabai, 660.

[6]-Sultanu’l-Vaizin Şirazi, Şebhay-i Peşaver.

About خاکسار

Check Also

Irak Direnişi Lübnan’a Karşı Yapılacak Her Türlü Aptallığa Karşı Uyarıda Bulundu

Irak direnişi, Siyonistlerin Lübnan’a karşı aptalca bir şey yapması durumunda Amerika’nın tüm bölgedeki çıkarlarının Iraklı …

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *