Home / Haberler / Ekonomik bir model olarak İmam Rıza’nın (a.s) yaşantısı

Ekonomik bir model olarak İmam Rıza’nın (a.s) yaşantısı

Ehl-i Beyt (AS) tüm Müslümanlar için en eksiksiz ve en iyi yaşam modelidir. Bugünkü ekonomik sorunlardan çıkmanın yolu bu modeli uygulamaktır.

 Günümüz toplumundaki sorunlardan biri de, başta yoksun sınıf olmak üzere toplumun farklı kesimlerinin hayatını her zamankinden daha fazla zora sokan ekonomik meselelerdir. İmam Ali ibn Musa el-Rıza (AS), ekonomik konular ve bunların hayata etkileri hakkında değerli açıklamalarda bulunmuştur. Bunların her birinin mevcut durumda uygulanmasının hayat üzerinde önemli bir etkisi olabilir. İmam Ali ibn Musa el-Rıza el-Murtaza’nın (a.s) doğduğu günlerde olduğumuzu göz önünde bulundurarak değerli İmam’ın ekonomik meselelere bakışını incelemeye karar verdik.

Ehl-i Beyt (AS) tüm Müslümanlar için en eksiksiz ve en iyi yaşam modelidir. Müslümanlar olarak hayatımızın ekonomik alanı da dahil olmak üzere çeşitli bireysel ve toplumsal boyutlardaki tam versiyonları onların yönteminden elde edilir.  Bu arada tarihi ve rivayet kaynaklarımıza da yansıyan İmam Rıza’nın (a.s) ekonomik hayatı oldukça zengin ve öğreticidir. Tarihsel ve rivai kaynaklara dikkatli bir şekilde baktığımızda İmam Rıza’nın (a.s) hayatındaki ekonomik bilginin kapsamının genişliğini görebiliriz ki sekizinci imamım amel ve sözlerinde iyi bir ekonomik yaşamın eksiksiz bir dizi ilke ve usulleri, mikro çözümleri ve makro ekonomik stratejileri  anlayabiliriz. Bunlar, bizim ekonomik yaşantımızda uygulayacağımız birçok dersi ve çözüm yollarını içermektedir.

Genel bir ayrımla, Ali ibn Musa el-Rıza’nın (AS) ekonomik yaşam tarzı, bireysel, aile ve sosyal yaşam olmak üzere üç alanı içerir. Peygamber’in davranışsal ve sözlü biyografisinde cömertlik, misafirperverlik, hoşnutluk, özgüven vb. gibi öne çıkan özelliklerin, bizim bireysel ve hatta sosyal yaşantımızdaki bir çok sorunu çözmektedir.

Örneğin, çeşitli ekonomik kısıtlamalar nedeniyle insan gelir ve harcamalarının birbiriyle orantılı olmadığı durumlarda  maliyetleri ve giderleri azaltır ve sonuç olarak insan yaşamının gelir ve tüketimini dengeler. Gelir ve gider dengesinin sağlanması, gelirin artırılması veya giderlerin azaltılması ile mümkündür. Elbette bunun en kolay yolu, israftan kaçınmak ve kanaat ile elde edilen giderleri azaltmaktır. Sonuç olarak, kanaat, özellikle gelirini artırmak kolay olmadığında, kişinin giderlerini karşılaması için başkalarına ihtiyaç duymaması anlamına gelir. Ali ibn Musa el-Rıza’ya (a.s) kanaat konusunda sorulduğunda, İmam şöyle buyurdu: “Kanaat, takvaya, haysiyet ve şerefe, tamahtan kurtulmaya ve dünya perestlerin kulluğundan kurtulmaya neden olur.[1]”

Aile arenasında, ailenin geçimini sağlamaya çalışan aile reisinin konumunu, Allah yolunda cihat edenlerle eşit tutar ve şöyle der: Ailesinin geçimini sağlamak için çaba sarf eden kimse Allah yolundaki mücahit gibidir.”[2] Sekizinci imamın ailedeki ekonomik hayat bağlamındaki siresinden bir diğeri, ailenin ekonomik olarak genişlemesi ve bir anlamda eş ve çocukların refahını sağlamaya yönelik yaptığı tavsiyedir. Bu hususta İmam şöyle buyurur: “Ailenin harcamalarını genişletmek nimet sahibi adama vaciptir. [3]”. Sosyal arenada ise yoksula destek, halka hizmet, eşitlik, yardımlaşma ve paylaşım, baskı ve sömürü karşısında durmak, aristokrasi ve yığma ile mücadele gibi konular sekizinci imamın ekonomik hayatında öne çıkan özelliklerdir. Bugün bunlar, toplumumuzda birçok ekonomik sorunun çözüm anahtarıdır.

Bu arada sosyal alandaki ekonomik özelliklerin her birinin önemi ve işlevi vardır. Örneğin, yoksullara destek ve yoksullukla mücadele etmek çok etkili ve önemlidir. Yoksulluk ve toplumda büyük sınıf farklılıklarının varlığı, insanlara ve topluma birçok zarar verir ve belaya neden olur. Örneğin sıkıntı ve kaygı, sefalet ve ıstırap, artan hata ve günah, imanın ve hayanın zayıflığı, aşağılanma, umutsuzluk, ahlaki bozulma vb. yoksulluğun kötü etkileridir. Nitekim yoksulluk, bir yandan suç ve sosyal güvensizlik gibi toplumsal sorunların artmasına, diğer yandan adalet, toplumsal barış, yeteneklerin yeşermesi gibi toplumsal erdemlerin gerçekleşmesine engel olmaktadır. Öte yandan, yoksullukla mücadele ve toplum fertleri için makul düzeyde kolaylıklar sağlanması, önemli etkilere ve nimetlere yol açmaktadır. Nitekim diğer şeylerin yanı sıra özgüven ve huzur yaratır ve kişilik komplekslerinin ortaya çıkmasını engeller. Sosyal güvenlik ve barışı getirir ve toplumdaki insanların yeteneklerinin gerçekleştirilmesi için bir platform sağlar. İmam Rıza’nın (a.s) kelamında, zulüm[4], mülkün yok edilmesi ve diğer bir deyişle israf[5], toplum işlerinin liyakatsiz kişilere emanet edilmesi[6], marufun yerini münker kriterlerinin alması[7], yoksulluğun nedenleri olarak kabul edilir ve yoksulluğun ortadan kaldırılması bu faktörlerle mücadeleye bağlıdır.

Bu faktörlerin bazılarının bireylerin bireysel davranışlarına atıfta bulunduğunu, bazılarının toplumun yönetim kademeleriyle ilgili olduğunu, bazılarının ise kültürel nitelikte olduğunu ve toplumun insanlarına, görevlilerine ve seçkinlerine görevler yüklediğini görüyoruz. Örneğin sekizinci imam, Me’mun’a yazdığı bir mektupta, halis İslam’ı anlatırken, faziletlileri ve iyileri kenara bırakıp, acizleri ve liyakatsizleri iş başına getirenleri eleştiriyor: وَأِسْتَعْمَلَ ألسُّفَهَاءَ [8] »Yetersiz ve beceriksizlerin istihdamının günümüzde kimi zaman halkın seçimleri ve oylarıyla kimi zaman da yetkililerin yaptığı uygunsuz atamalarla belirlendiğini fazla açıklamaya gerek yok.

Sekizinci İmam’ın özellikle sosyal alandaki davranış ve konuşmalarında bahsi geçen özelliklerin her biri bizlere geniş bir sayfa açmakta ve nihayetinde toplumun ekonomik sorunlarının çözümünde operasyonel ve etkili strateji ve stratejilere yol açmaktadır.

Günümüz toplumunun ekonomisini iyileştirmek için en önemli şey toplumun yoksunları ve yoksulları ile eşitliktir. Bugün başımıza gelen zor ekonomik koşullarda toplumumuzda eksik olan, özellikle toplumun memurları ve yöneticileri açısından, yoksunlarla ve yoksullarla eşitliktir.

Yoksul ve yoksul toplum sınıfı, yaşamları ile yöneticilerin yaşam standartları arasında aşılmaz bir uçurum gördüğünde, hem kişisel yaşam koşullarının iyileştirilmesine yönelik umutlarını hem de çok çalışarak ve himmet ederek toplumun ekonomik kalkınmasına katılma teşviklerini kaybederler.  Günümüz toplumu, yoksullar ve yoksunlar, zenginler ve yoksullar, özellikle de yöneticileri ve ülkenin makro arenalarında yer alanları yanlarında görmelerine ve hissetmelerine büyük ihtiyaç duymaktadır. İnanç eksenli yardım kampanyalarında insanların empatisinde eşitliğin tezahürlerini gördük ve bu eşitliğin toplumun ekonomik ve zayıf gövdesinin damarlarında nasıl umut kanı aktığına şahit olduk.

İmam Rıza’nın (a.s) hayatında fakirlerle eşitlik, özellikle İslam ülkesinin yöneticileri ve üst düzey yetkilileri saflarında yer alan biri olarak (sekizinci İmamın Memun’un veliahtı olarak zorunlu konumu nedeniyle) ), özel ve renkli etkileri vardır ve model olabilir günümüz toplumunun görevlileri ve yöneticileri için mükemmel bir davranış modelidir. Örneğin, Me’mun’un hizmetçilerinden biri şöyle diyor: “Biz, Me’mun’un sarayına gönderildik. Me’mun beni İmam Rıza’ya (a.s) verinceye kadar orada Cennetteymiş gibi çok yiyecek, içecek, güzel koku ve para içinde yaşıyorduk. İmamın evine geldiğimde ise bütün o nimetler kaybolmuştu! [9] Görüyoruz ki, sekizinci İmam, o günün yönetim kurulundaki zahiri konumundan dolayı lüks ve gösterişli bir hayat yaşayabilir ve müreffeh bir hayatın nimetlerinden faydalanabilirdi. Ama o kadar sade ve gösterişsiz bir şekilde yaşıyor ki,  Me’mun’un sarayındaki lüks yaşamdan, sekizinci İmam’ın evinde hiçbir haber yoktu. Ne yazık ki bugün toplumumuzun bazı yöneticileri, dini bir yönetim bünyesinde yer almalarına, davranış ve konuşmalarının halk tarafından dikkatle değerlendirilmekte ve model alınmakta olmasına rağmen, aristokratik mizaçta yaşamakta ve lüks evlerde gösteriş içinde yaşamaktadırlar.

Sekizinci imamın sireti öyledir ki, yemek sofrasında bile eşitlik, kardeşlik ve müsavat ilkesi gözetilir. İmam Rıza’dan (a.s) rivayet edildiğine göre İmam’ın ashabından biri Horasan gezisi sırasında şöyle buyurmuştur: “Bir gün şahit oldum ki sofra kurulunca İmam herkesi sofraya davet etti; Hazret’in zenci köleleri bile gelip sofraya oturdular. Ona dedim ki: Özür dilerim, bu köleler için ayrı bir sofra açsak daha iyi olmaz mı? Dediler ki: Sus! Hepsinin Allah’ı ve hepsinin anası ve babası birdir [bu yüzden hiçbir fark yoktur] ve her birinin mükâfatı yaptığı amellere bağlıdır.[10] Yani, İmam’ın yaşam tarzı model alındığında zenginlerin birden fazla evi varsa, barınma sıkıntısı çekenlere vermeli, kira alırlarsa da bu kiracılara zorluk çıkarmamalıdır. Bu, bazı yetkililer tarafından halkla eşitlik ve empatinin bir sembolü ve tezahürü olarak yapılabilir ve elbette hükümetin politika araçları bu sürece yardımcı olacak ve konut sorununun bir an önce çözülmesine zemin hazırlayacaktır. Açıkçası, sadece kira miktarı gibi konulara bakmak konut sorununu çözmez ve bir yandan eşitlik ve empatinin kapasite ve etkilerine, diğer yandan konut politikasının kapasitesine (boş konutlara ilişkin vergiler, vergiler gibi) dayanmalıdır. Birden fazla konut sahiplerine, vergiler alınmalı ve toplu konut inşaatı için gerekli altyapının sağlanlıdır.

1- Sea of ​​Lights, cilt 75, s. 349

2- Mustadrak al-Wasa’il, cilt 13, sayfa 54

3- Al-Kafi, cilt 4, sayfa 11

4- Ayoun Akhbar al-Reza, cilt 2, s. 92.

5- Al-Kafi, cilt 5, sayfa 301.

6- Ayoun Akhbar al-Reza, cilt 2, sayfa 126.

7- age, s. 94.

8- age, s. 126.

9- Mustadrak al-Wasa’il, cilt 6, s. 440.

10- Al-Kafi, cilt 8, s. 230.

Ehl-i Beyt (AS) araştırmacısı olan Hojjatoleslam Ali Asghar Hashempour’un araştırmasından alınmıştır.

About خاکسار

Check Also

Kuzey Kore’den “otonom navigasyonlu taktik balistik füze” denemesi

Kuzey Kore, yeni geliştirilen otonom navigasyon sistemine sahip taktik balistik füzenin başarılı bir şekilde test …

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *