Home / Haberler / İran tarihi ve medeniyetinin sembolü: Fars Körfezi

İran tarihi ve medeniyetinin sembolü: Fars Körfezi

Fars Körfezi Ulusal Günü, Fars Körfezi’nin adının korunması amacıyla İran tarihine kaydedilmiştir ve her yıl 29 Nisan’da bu günü anmak için etkinlikler düzenlenmektedir.

Fars Körfezi Ulusal Günü, İran’ın uzun süredir devam eden tarihi kimliğinin ve medeniyetinin bir parçası olarak sağlam bir kültür ve sanat temeli üzerine kurulmuş bir medeniyettir. Böylece mavi Fars Körfezi her zaman dünyadaki en inkar edilemez kimlik belgesi olmuştur.

Bu mavi sınırın kuzeyden güneye, doğudan batıya uzanan kıyıları bu bölgeden gelen derin ve özgün kültürün etkisindedir. Mimarlıktan müziğe, turizmden yeme-içme sektörüne, sanatın farklı alanlarından ticarete kadar pek çok kültürel ortak nokta bunun kanıtıdır.

Fars Körfezi kuzeyde İran, batıda Kuveyt ve Irak, güneyde Suudi Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri ile komşudur. Genişliği 240 bin km olup, Meksika Körfezi ve Hudson Körfezi’nden sonra dünyanın üçüncü büyük körfezi sayılmaktadır.

Fars Körfezi, Hürmüz Boğazı ile Umman Denizi’ne ve onun aracılığıyla açık denizlere bağlanmaktadır ve önemli adaları Hark, Ebu Musa, Büyük Tunb, Küçük Tunb, Kiş adası, Keşm adası ve Lavan’dır. Bütün bu adalar İran’a aittir.

29 Nisan İran tarihinde önemli bir gündür. Onurlu İran ulusunun fedakarlıklarını ve Portekizli işgalcilerin ülkenin güney kıyılarında 117 yıl süren işgalinin ardından kaçışını hatırlatan bir gündür. Şah Abbas-ı Safavi, bu günde Portekizleri Hürmüz’den kovmayı başarmıştır.

29 Nisan, Portekizlilerin Hürmüz Boğazı ve Fars Körfezi’nden sürülmesinin yıldönümü olan Fars Körfezi’nin ulusal günüdür.

Fars Körfezi neden en önemli bölge?

Fars Körfezi dünyanın üçüncü büyük körfezi olması nedeniyle tarih boyunca coğrafi konumundan dolayı adı hep dillerde yer etmiş ve Fars Körfezi ya da Fars Denizi olarak anılmıştır. Fars Körfezi ile ilgili mevcut en eski belgeler Antik Yunan’dan kalan kitaplara kadar uzanıyor.

İran tarihi ve medeniyetinin sembolü: Fars Körfezi

Bu kitaplarda Yunan tarihçileri bu su yoluna “Fars Körfezi” anlamına gelen “Persikos Sinus” adını vermekte ve ‍aynı isim yüzyıllar sonra bile Avrupalılardan geriye kalan pek çok kitap ve haritada geçmektedir.

Milattan önce yaşamış olan Herodot (MÖ 484-425), Ctesias (MÖ 445-380), Xenophon (MÖ 430-352), Strabane (MÖ 63-MS 24) gibi Yunan tarihçilerin yazılarına göre bu denize “Pers” ve İran topraklarına Perslerin yurdu veya ülkesi anlamına gelen “Parse”, “Persai”, “Persepolis” adını veren ilk halk Yunanlılar’dır.

Fars Körfezi aslında Avrupa, Afrika, Güney ve Güneydoğu Asya arasındaki iletişimin eksenidir. Stratejik olarak Orta Doğu bölgesinin bu üç kıta arasındaki en büyük ve en önemli iletişim merkezi olup, Atlantik Okyanusu, Akdeniz, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’nu kapsayan bir iletişim sisteminin parçasıdır.

Fars Körfezi’nin dünyadaki ekonomik gelişmelerdeki rolü

Fars Körfezi, dünyanın diğer su ve kara bölgelerine göre farklı özelliklere sahip olup kendine has bir özelliğe sahiptir.

Fars Körfezi, eski çağlardan beri ticari bir otoyol rolünü oynamıştır. Avrupalı ​​güçlerin stratejik siyasi rekabetinin genişlemesinden bu yana, Fars Körfezi bölgesi onların strateji zincirlerinde önemli bir ticari otoyol olarak görülmeye başlanmıştır.

Kuşkusuz Fars Körfezi zengin doğal ve maden kaynaklarıyla yalnızca doğu ile batı arasında ticari bir otoyol bağlantısı görevi üstlenmekle kalmayıp, aynı zamanda dünya ticaretindeki 2 uç noktadan biri olarak değerlendirilmektedir.

Şu anda dünya, petrol ihtiyacının yüzde 65’ini Fars Körfezi’nden sağlıyor ve bu bölge, petrolün yanı sıra dünya gaz rezervlerinin de yaklaşık yüzde 30’unu içermektedir. Fars Körfezi’nin bu kadar önem kazanmasına, hatta büyük güçlerin bu bölgeye göz dikmesine neden olan en önemli şey bu doğal rezervlerin varlığıdır.

Fars Körfezi adına ilişkin belgeler

Fars Körfezi yerine kullanılan sahte ismin ilk kez Fars Körfezi şeyhliklerinin himayesi altındaki dönemde İngiliz ajanları ve özellikle Fars Körfezi’nde yaşayan İngiliz siyasi temsilcilerinden biri olan “Roderick Owen” tarafından kaleme alan bir kitapta yazıldığı görülmektedir.

Oysaki 1960’lı yılların başına kadar Fars Körfezi’nin adı konusunda herhangi bir tartışma sözkonusu bile olmamıştır ve o zamana kadar Avrupa, Asya ve Amerika kaynaklarında, ansiklopedilerinde ve coğrafi haritalarında Fars Körfezi tüm dillerde aynı isimle anılmaktadır.

İran tarihi ve medeniyetinin sembolü: Fars Körfezi

Fars Körfezi’nin adının değiştirilmesi yönünde sahtekarların yaptığı en büyük tarihi sahtekarlık yönündeki eylemlerin ardından İran’dan da tepkiler gelmiş, bu konuda çok sayıda özgün tarihi belge de dünyanın bilgisine sunulmuştur. Kendilerini Müslüman ve Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) takipçileri olarak gören insanları ölçmek için bir standart olan Fars Körfezi adının doğruluğunu kanıtlamak için de keşfedilen bir belge vardır.

İranlı araştırmacı Nima Sefa, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) hadislerine dayanarak Fars Körfezi adının doğruluğunu kanıtlayan bir belgeyi ilk kez Mehr Haber Ajansı’na sundu.

“Musned-i Ebu Yala el-Musuli el-Bağdadi” isimli Ehlisünnetin hadis kitabında Peygamber Edendimiz’den (s.a.v) nakledilen hadiste “Bahr-i Fars” (Fars denizi) ismi geçmiştir. Bu hadis söz konusu kitabın 4. cüzündeki 119. ve 120. sayfalarında yazılmıştır. Bu kitabı kaleme alan “Ahmed Bin Ali Bin El-Musenna El-Temimi” (210-307) Ehlisünnet hadis alimlerinden biridir.

Hadis’in şerhi şöyledir: Bir gün Paygamber Efendimiz (s.a.v) ashabına Deccal hakkında konuşarak şöyle buyuruyor: Medine’nin her kapısında kılıcını çeken bir melek (Deccal’ın) girişini engeller. Daha sonra Peygamber Efendimiz üç defa: (Deccal) İran Denizinde ve Roma Denizinde değildir, dedikten sonra sağ avucunu sol avucuna üç defa dokundurdu. Aynı hadis birkaç hadis kitabında da geçmektedir.

Öte yandan Fars Körfezi’nin kıyı kentlerinde yapılan arkeolojik kazılar, İranlıların uzak geçmişteki kültür, sanat ve ekonomisine ışık tutuyor. Bu medeniyetin kökleri Fars Körfezi’nin kuzeyinde ve güneyindedir ve Fars Körfezi’nin tüm kesimlerinde ve kıyılarında yaşayanlar İran kültürü ve medeniyetine borçludur ve mirasçılarıdır.

Arkeologlar Fars Körfezi’nin bu kıyılarını ne kadar çok araştırırsa, İran uygarlığının, kültürünün ve sanatının o kadar çok kalıntısını bulacaklar. Siyasi açıdan bakıldığında bu denizin kuzey, güney, doğu ve batıdaki sahili ve arka kıyısı milattan önceki yüzyıllardan beri İranlıların elinde olmuştur.

Fars Körfezi’nin kuzey, güney, doğu ve batıdaki tüm kıyılarındaki çeşitli şehirlerde yapılan arkeolojik kazılar bu teoriyi kanıtlıyor.

About خاکسار

Check Also

Irak Direnişi Lübnan’a Karşı Yapılacak Her Türlü Aptallığa Karşı Uyarıda Bulundu

Irak direnişi, Siyonistlerin Lübnan’a karşı aptalca bir şey yapması durumunda Amerika’nın tüm bölgedeki çıkarlarının Iraklı …

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *