صراط عشق صراط عشق
ABD’nin elçisi Amos Hochstein’ın işgal altındaki topraklar ve Lübnan’a plansız ani gezisi Hizbullah’ın Siyonist karşıtı füze operasyonlarının ciddi şekilde artmasının hemen ardından, bu gezinin perde arkası hakkında önemli soruları zihinlere düşürdü.
Hizbullah’ın işgal altındaki Filistin’in kuzey cephesindeki Siyonist mevzilere yönelik füze operasyonlarının artması, işgalcilere büyük zarar vermesi ve kuzeydeki yerleşim yerlerinin çoğunda büyük yangınlara yol açması sonrasında, Batı ve ABD’nin kuzey cephesindeki Siyonist rejimi kurtarmaya yönelik devam eden çırpınışları bağlamında ve Washington ile Batı başkentleri Hizbullah’ın saldırılarının etkisi konusunda son derece endişeliyken, haber kaynakları, ABD Başkanı Joe Biden’ın kıdemli danışmanı Amos Hochstein’in planlarda olmayan bir ziyaretle işgal altındaki topraklara, oradan da Beyrut’a gitmeyi planladığını belirtti.
Bu bağlamda, bölgesel Rey el-Yevm gazetesi editörü ve önde gelen Filistinli analistlerden Abdulbari Atvan kaleme aldığı bir analizinde şunları yazdı:
‘Amerika’nın Amos Hochstein’i işgal altındaki Filistin ve Beyrut’a gönderme telaşı, işgal altındaki toprakların kuzey cephesinde büyük çaplı bir savaş olasılığından endişe duydukları anlamına geliyor.
İsrail ordusunda görev yapan ve kendisi de bir Siyonist olan Amos Hochstein, işgalci ordunun kuzeyde sıkıştığı ve Hizbullah’ın cesaret ve titizlikle yönettiği yıpratma savaşını sona erdirmek için Siyonistlere gelişmiş silah ve teçhizat, Lübnanlılara ise gizli tehditler getiriyor.
Amerikan hükümeti, sözde ateşkes anlaşması tuzağıyla Gazze Şeridi’ndeki direnişi kandırmayı başaramadı. Öyle ki geçici ateşkes karşılığında Siyonist esirlerin Gazze’den serbest bırakılmasını öngörüyordu. Şimdi savaşın, sadece İsrail’in değil, Amerika’nın da ağır bedeller ödeyeceği, bu ülkenin nüfuzunun ve bölgedeki üslerinin güvenliğinin kaybedileceği bir savaşın, işgal altındaki toprakların kuzeyinde yayılmasından son derece endişe ediyor.
Güney Lübnan’daki savaş, Gazze’deki savaş ve Ukrayna’da devam eden savaş, hep birlikte veya ayrı ayrı ABD için büyük bir sorun haline geldi. Bu nedenle Joe Biden yönetimi, çok geç olmadan gerilimi yatıştırmak için Hochstein’ı işgal altındaki Filistin ve Beyrut’a göndermek için acele etti. Bu arada Amerikan elçisi, ülkesinin dışişleri bakanı Anthony Blinken’in bölgeye yaptığı 8 ziyarette yapamadığını başarıyla tamamlamayı umuyor; Yani iki devletli çözüm yanıltmacasını teşvik ederek, Gazze Şeridi’ndeki direnişi kırmak, bu bölgedeki Hamas yönetimine son vermeyi umuyor.’
Abdulbari Atvan, Hizbullah’ın geçtiğimiz hafta Siyonist işgale karşı yürüttüğü ezici operasyonlara değinerek şunları söyledi: ‘400 füze ve düzinelerce insansız hava aracının Celil’in 35 kilometre güneyindeki Safed ve Tiberya’ya girişi, işgal altındaki Filistin’in kuzey yerleşimlerinin çoğunda sadece 4 gün içinde büyük yangınların çıkması, işgalci rejimin Ramon üssündeki hava savunma birliğine füze yağmuru, İsrail ordusuna ait insansız hava araçlarının defalarca düşürülmesi, Siyonist rejimin casus balonlarının düşürülmesi ve Hizbullah’ın işgalcilere karşı yürüttüğü ileri düzey operasyonlar ve Siyonist rejimin ordusunun sahadaki başarısızlığı dikkate alındığında, bu rejimin caydırıcılığının sadece aşınmadığını aynı zamanda tamamen çöküşün eşiğinde olduğunu gösteriyor.’
Abdulbari Atvan şöyle devam etti: Bu makaleyi yazarken, direnişin asil bir destekçisi olan Lübnan’ın eski cumhurbaşkanı yakın arkadaşım Emil Lahud Kurban Bayramı’nı tebrik etmek için beni aradı. Bütün Müslüman arkadaşlarına karşı da aynı davranışı sergiliyor. Bana şunları söyledi: Onlar (Amerikalılar ve Siyonistler), Temmuz 2006 savaşında başaramadıklarını, hile ve yalan vaatlerle şimdi gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Yani Hizbullah’ın sınırlardan Litani Nehri’nin kuzeyine taşınması sağlamak istiyorlar. Amerikalılar İsrail’i kuzey cephesinde kurtarmak istiyorlar ama fena halde başarısız olacaklar çünkü Lübnan direnişi, çok iyi tanıdığım ve savaşı yönetme konusunda büyük bir bilgeliğe ve derinliğe sahip olan Hizbullah’ın Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın liderliğinde. O, Planlarını gerçekleştirecek ve sınırlardan bir milim bile uzaklaşmayacaktır.
Atvan, Emil Lahud’un sözlerinin devamına dikkat çekti: Lübnan direnişi Gazze’ye destek operasyonlarına devam edecek. Bugünkü direniş 2006’ya göre çok daha güçlü ve herkesi temin ederim ki düşmanın planı başarısız olacak ve biz galip geleceğiz.
Bu analizin devamında ise şu ifadeler yer aldı: Biz Lübnan’da veya başka bir yerde savaş istemiyoruz ama direnişe böyle bir savaş dayatılırsa bu İsrail’in yaptığı en büyük ve en tehlikeli çılgınlık olur çünkü Lübnan’da Hizbullah önderliğindeki İslami direniş Siyonist düşmanı yıpratmış ve yormuştur. Bu rejimin kuzeydeki yerleşim yerlerini ateşe vermiş, işgalci ordunun askeri üslerini tahrip etmiş, 200 bin Siyonist yerleşimciyi işgal ettiği toprakların kuzeyinden kaçırmıştır. Öte yandan işgal altındaki toprakların kuzeyinde savaşın alevlenmesi tüm direniş cephelerinin bu savaşa katılması anlamına gelecek ve Lübnan direnişi böyle bir savaşta yalnız kalmayacaktır.
Amos Hockstein, Lübnan sularından petrol ve gaz çıkarılması ve bu ülkenin boğucu ekonomik krizine son verilmesi konusunda yalan vaat ve güvencelerle Lübnanlıları kandırmaya çalışıyor; ancak yine başarısız olacak ve Beyrut’tan eli boş dönmek zorunda kalacak; Tıpkı Blinken’in bölgesel seyahatlerinde başına gelenler gibi.
